Suriyeli çocukların gelecek umudu AB başkenti Brüksel’den duyuldu
Maya Vakfı’nın travma geçirmiş Suriyeli mülteci çocuklara yönelik olarak 2014 yılında başlattığı “Project Lift – Tut Elimi” adlı program, Avrupa’nın kalbi Brüksel’e taşındı. Suriyeli çocukların sanat terapisi yoluyla rehabilitasyonuna odaklanan program, Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen oturumda, örnek uygulama olarak anlatıldı.
Avrupa Birliği evlerini terk etmek ve ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan Suriyelilere kapıları ne kadar açacaklarını tartışırken, Türkiye’de devletten sonra sivil toplum ve özel sektör de, Suriyeli göçmenlerin yaralarını sarmak ve hayatlarına sağlıklı biçimde devam edebilmelerini sağlamak için üzerlerine düşeni yapmaya devam ediyor. Suriyeli çocukların yaşadığı travmaları iyileştirmek amacıyla yola çıkan Maya Vakfı’nın, “Project Lift – Tut Elimi” projesi, Avrupa Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu’nun davetiyle Brüksel’de Avrupa Parlamentosu çatısı altında tartışıldı.
Projeye desteğini açıklayan Turkcell, bu destekteki ilk adımını, travma terapisi gören çocukların resimlerinden ve sanatçı Kaan Çuhacı’nın fotoğraflarından oluşan “Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikâyesi ve Empati” sergisini Brüksel’de izleyicilerle buluşturarak attı.
Zorlu yolculuğun ayak izleri Brüksel Güzel Sanatlar Merkezi Bozar’da
Fotoğraf sanatçısı Kaan Çuhacı’nın çocuklarlarla yaptığı fotoğraf çalışması durumun ciddiyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Fotoğrafları Suriyeli çocukların ayak izlerinden oluşuyor, kat ettikleri mesafelere, evlerinden ne kadar uzak olduklarına dikkat çekiyor. Geri dönmelerinin mümkün olup olmadığını sorguluyor. Bu fotoğraflar, çocukların travma rehabilitasyonu sırasında çizdikleri resimlerle bir araya gelerek “Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikâyesi ve Empati”adlı sergiyi meydana getiriyor
Sergi, Turkcell’in desteği ile 3-23 Mart Tarihleri arasında Brüksel’de açık kalacak. Daha sonra Suriyelilerin sadece hayatta kalmalarının değil rehabilitasyonla hayata yeniden başlamalarına imkan verilmesinin önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla, Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerine taşınacak.
Kalpten gelen bir fikirden bir vakfın kuruluşuna…
2014 yılında Emir Özsüer’in henüz 16 yaşındayken girişimiyle başlayan Project Lift travma rehabilitasyon programı ve programın Suriyeli Mülteciler için geliştirilen “Tut elimi Projesi” zaman içinde gelişerek Maya Vakfı’nın kurulmasına yol açtı. Çocukluk ve gençliklerini özgür, güvenli ve üretken bir ortamda yaşamış, sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum yaratmak hayaliyle kurulan vakıf, hayata geçireceği projeleri önümüzdeki günlerde çeşitlendirecek ve farklı kurumlarla işbirliği içinde sürdürecek.
Kuruluş aşamasıyla ilgili Maya Vakfı Kurucu Başkanı Esra Özsüer “İki sene önce mülteci konusunda fazla bilgi sahibi olunmayan, konudan uzak durulan bir dönemde projeyi başlatarak çocukların geleceklerini değiştirmek adına bir seçim yaptık. Uzman travma terapistleri ile geliştirilen programla mülteci çocukların kendilerine ve geleceğe güvenmeleri, hayata bağlanmaları ve yeniden hayaller kurabilmelerini sağlayabilmeleri için destek oluyoruz. Bu projenin başta mülteci çocuklar olmak üzere travmaya maruz kalmış tüm çocuklar için yaygınlaştırılması için çalışıyoruz.” dedi.
Project Lift programının travmaya maruz kalmış çocuklara yönelik yenilikçi bakış açısı yerel ve uluslararası kuruluşlar tarafından dikkat çekerek vakfın hem Türkiye’de çeşitli ortaklıklar kurması hem de Vakfın Avrupa Parlamentosu’nda mülteci konusuyla ilgili bir konferans düzenlemesini sağladı. Project Lift – Tut Elimi projesi kapsamında haziran ayından bu yana Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (UNCHR) ile işbirliği içinde olan vakıf, Project Lift – Kalp Kalbe projesiyle yine travma alanında farklı popülasyonlarla çalışmaya devam edecek.
Ayrı ayrı girişimlerle işin ucundan tutmak yerine devlet kuruluşları, yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının hep beraber çalışması gerektiğine inandığının altını çizen Esra Özsüer, hem mülteci konusunda hem de böyle uluslararası bir sorunda bir arada çalışmanın önemini anlatmak için Turkcell ile ortak hareket etmeye başladıklarını ve Avrupa’da bulunduklarını belirtti.
Avrupalı parlamenterlerin ve üst düzey uluslararası davetlilerin katıldığı konferansta ve sergi açılışında, özellikle mülteci çocukların, etkisi yıllarca sürecek ağır travmalara maruz kaldığı ve dünyanın bu konuya daha fazla eğilmesi gerektiği vurgulandı.
“İnsanlık göçle gelişti, duvarlara değil entegrasyona ihtiyacımız var”
Brüksel’de basın ile bir araya gelen Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, kurulduğu günden bu yana toplumsal fayda yaratma odağına öncelik veren Turkcell’in Suriyeli mülteciler konusunda da aynı hassasiyeti gösterdiğini söyledi.
Terzioğlu, “İnsanlık olarak varlığımızı göçe borçluyuz, insanlık böyle gelişti. Biz Türkiye’de hem göçün yarattığı travmayı, hem de yeni bir başlangıçtan doğacak imkanları çok iyi biliyoruz; çünkü hemen hepimizin ailesinde bir göç hikayesi var. Bugün Suriye’nin karşı karşıya olduğu trajedide, zaman insanlara “gelmeyin” deme zamanı değil, onları kucaklayarak toplumdaki varlıklarının değerli kılma zamanı. Maya Vakfı’nın projesi tam da buna odaklanıyor ve bu özelliğiyle başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyaya örnek oluyor. Maya Vakfı’na, bize de projeye destek olma ve bu değeri paylaşma fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum. Umarız bu proje örnek olur ve dünyanın her yerinden başka Emirler de çıkar” dedi.
Terzioğlu, Turkcell’in Suriye’den kaçışın başladığı günlerden bu yana sınır bölgesindeki altyapı hizmetlerini artırdığını vurguladı. Türkiye’deki 2,7 milyona yakın Suriyeli’nin 1,2 milyonuna Turkcell’in hizmet verdiğini söyleyen Terzioğlu, mobil iletişimin Suriyeli göçmenleri hayata, sevdiklerine, yeni iş imkanlarına ve hayata yeniden başlama fırsatlarına bağladığının altını çizdi.
Turkcell’in Türkiye’de Arapça çağrı merkezi hizmeti veren tek şirket olduğunu belirten Terzioğlu, Siirt’teki bu merkezin ve bayilerdeki Arapça konuşan çalışanların, Suriyeli mültecilerin sorunlarını çözmek için seferber olduğunu anlattı.
‘Cep’ten Türkçe Öğrenecekler
Turkcell önümüzdeki dönemde Suriyeli mülteciler için yeni bir eğitim programına imza atmaya hazırlanıyor. Turkcell tarafından çalışmalarına başlanan uygulama tamamlandığında, mülteciler hem cep telefonlarından Türkçe öğrenecek, hem Türk kültürüne adaptasyona yardımcı olacak içeriklere ulaşabilecek.
Terzioğlu, “bu süreçte nasıl hareket ettiğimiz, ortak geleceğimizin nasıl olacağının bir göstergesi olacak. Bugünkü Suriyeli göçmenlerin aralarından gelecekte bir astronotun veya bir girişimcinin çıkması bizim elimizde. Umuda, desteğe ihtiyacı olan bu insanların duvarlara değil entegrasyona ihtiyacı var. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmaya ve iletişim dünyasının imkanlarını en iyi biçimde kullanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Hayat kurtaran Çağrı Merkezi
Turkcell Arapça Çağrı Merkezi faaliyete geçtiği 2014 yılından bu yana çağrı merkezinden çok bir adaptasyon merkezi gibi çalışmaya devam ediyor. Gün içinde pek çok farklı talep alan çağrı merkezi çalışanları, ihtiyaçların karşılanması için her alanda çalışıyor. Merkez çalışanları bazen hayat kurtarırken, bazen de sağlık ocağında doktor ile hasta arasında tercümanlık yapıyor.
Geçtiğimiz yıl çağrı merkezini arayan bir Suriyelinin, Çanakkale’den bota binmek üzere olduğu anlaşıldı. Turkcell çağrı merkezi çalışanının bu yolculuğun tehlikeleri üzerine yaptığı uyarılara teşekkür ederek telefonu kapatan Suriyeli, 2 gün sonra aynı Turkcell görevlisini arayarak tehlikeli yolculuktan vazgeçtiğini söyledi, ve çağrı merkezi çalışanına, kendisini uyardığı ve hayatını kurtardığı için minnettar olduğunu iletti.
Sağlık ocağına giden bir diğer Suriyeli, Türkçe konuşamadığı için kendisini ifade etmekte zorlandı ve Turkcell çağrı merkezini aradı. Hastanın durumunu ve bilgilerini öğrenen çağrı merkezi çalışanı aldığı bilgileri doktora aktararak tüm iletişimin kurulmasını sağladı.
Suriyeli Çocukların İç Dünyaları ve Hayalleri, Dünyaya Taşınacak
Maya Vakfı bünyesinde oluşturulan “Project Lift – Tut Elimi” travma rehabilitasyon programında, Suriyeli çocukların yaşadıkları travmaların etkilerini azaltmak için uzman klinik psikologlar aracılığıyla sanat terapileri metodu kullanılarak çocuklara psikolojik iyileştirme becerileri öğretiliyor.
Çocuklar resim, müzik ve dans aracılığıyla kendilerini ifade etme ve yaşadıkları travmalarla başa çıkma yöntemlerini öğreniyorlar. Dışa vurmayı başardıkları duygular seanslar sırasında terapistler tarafından gözlemlenerek, iyileştirici müdahaleler yapılıyor. Project Lift programı klinik direktörü, uzman travma ve sanat terapisti Leyla Akca kullandıkları yöntemin sadece eğlendirme amaçlı bir sanat aktivitesi olmadığının altını çizerek: “Travma geçirmiş çocukların günlük hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri, beslenme, barınma ve eğitim gibi diğer kurumlar tarafından karşılanan temel ihtiyaçlardan etkin bir şekilde faydalanabilmeleri için, algılarının ve zihinsel fonksiyonlarının düzgün çalışması gerekmektedir. Project Lift kurgusunda travma rehabilitasyonu için sanatı bir araç olarak kullanıyoruz. Resim ile görsel, müzik ile işitsel, dans terapisi ile de beden-zihin bağlantısını kurmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Kısa zamanda aynı temayı üç sanat dalı üzerinden işlememiz çocukların içselleştirmelerini kolaylaştırıyor böylece onların travmayla baş edebilme gücü kazanmaları ve dayanıklılıklarının gelişmelerini sağlıyoruz.” dedi.